Türk savunma şirketi Baykar Tech, yeni insansız savaş uçağı Kızılelma'nın ilk uçuşunu planlanan tarihten bir yıl önce, 14 Aralık'ta gerçekleştirdi. Kızılelma'nın uçuş testlerini bir yıl içinde tamamlaması ve ardından seri üretime geçmesi bekleniyor.
Savaş uçağının, bir insanlı jet başına üç insansız jet almayı planladığı bildirilen Türk Hava Kuvvetleri için bir destek olması bekleniyor . Kızılelma, jet motorlu, tek motorlu, düşük görüşlü ve iç bölmelere sahip. Havadan yere, havadan havaya ve keşif görevlerini icra edebilmektedir.
Türkiye'nin ilk amfibi hücum gemisi TCG-Anadolu gibi kısa pistlere iniş kalkış yapacak şekilde tasarlanan insansız hava aracı, çok yakında uçak gemisi yeteneğine sahip olacak. Ortalama seyir hızı 800 kilometre (500 mil) olan ve 1,5 ton faydalı yük kapasitesine sahip olan Kızılelma'nın ilk versiyonu ses altı olacak.
İkinci versiyon, art yakıcı ile 10.000 pound itme gücüne sahip tek bir motor kullanacakken, üçüncü versiyon ikiz motorlara sahip olacak. Baykar Tech, ilk versiyon için Ukrayna yapımı Ivchenko Progress AI-25TLT motorunu, sonraki versiyonlar için ise AI-322F motorunu tercih etti. Gelecekte Türkiye yapımı bir motor da kullanılabilir. Kızılelma, Türkiye'de geliştirilen ilk insansız jet değil.
Türk Havacılık ve Uzay Sanayii'nin (TAI) motor üretim iştiraki TUSAŞ Motor Sanayii (TEI) de Anka-3 adını verdiği ilk prototipini 2023 yılı başında ortaya çıkaracak. Anka-3'ün Kızılelma ile benzer özelliklere sahip olması bekleniyor. Böylece iki Türk şirketi jet motorlu drone'larını aşağı yukarı aynı anda hizmete sokabilecek.
İHA'ların turbofan motorlarla çalıştırılması kapasite ve kabiliyetlerini artırırken, böyle bir teknolojiye sahip olmaları Türk savunma sanayisini de yükseltecektir.
6. nesil jetler
Çeşitli yazılarda vurgulandığı gibi hem Kızılelma hem de Anka-3, altıncı nesil jetin prototipi olma potansiyeline sahip. Türkiye'nin TUSAŞ'ı şu anda diğer ülkeleri yakalamak için ilk yerli 4.5'inci/beşinci nesil jeti geliştiriyor. TF-X olarak adlandırılan savaş uçağı, program özellikle Batılı bileşen tedarikçileri tarafından uygulanan (bildirilmemiş) ambargolardan kaynaklanan daha fazla engelle karşılaşmadığı sürece F-35'in eşdeğeri olacak.
TUSAŞ'ın çağdaş bir uçak üretmekte zorlandığı bir dönemde, insansız bir jet üretmek, Türk mühendislerinin dördüncü ve beşinci nesil jet geliştirme sürecini atlayarak doğrudan altıncı nesil aşamadan başlamalarını sağlayabilir. Altıncı nesil avcı uçağının, diğer özelliklerinin yanı sıra dahili yuvaları ve gelişmiş elektronik aksamları ile hem insanlı hem de insansız olarak düşük düzeyde gözlemlenebilir olması bekleniyor.
Amerika Birleşik Devletleri, Rusya ve Çin'den sonra şimdi İngiltere, Japonya ve İtalya 2035 yılına kadar altıncı nesil bir savaş uçağı inşa etmek için bir araya geldiler. Bu kadar gelişmiş bir uçağın tek başına inşa edilmesi zor olduğundan, ülkeler bilgilerini paylaşmak için ortak programlar geliştirir -nasıl ve maliyetleri azaltmak.
Türkiye, TF-X'i üretip altıncı nesil bir savaş uçağı haline getirerek öncü ülkelerin yolundan giderse, mühendisler ve teknisyenler asla yetişemez ve geride kalabilir. Ancak, mürettebatsız olması beklenen altıncı nesil bir uçağın insansız hava araçlarına dayandırılması, daha fazla ilerleme sağlayabilir ve dördüncü ve beşinci nesil avcı uçaklarının üretim aşamalarını atlayabilir.
Dolayısıyla “devam eden” Türk insansız hava araçları, altıncı nesil uçakların prototipleri ve ilk versiyonları olma potansiyeline sahiptir. Kızılelma'yı düşünün mesela, mevcut jetlerden daha fazla kabiliyete sahipken, görece küçük motoru onlara karşı zayıf bırakıyor. Daha hızlı uçamaz, daha fazla silah taşıyamaz veya it dalaşı kazanamaz.
Bir insansız hava aracı sürüsü, jetlerle uğraşabilir ve hatta onları düşürebilir, ancak insansız hava aracı yetenekleri hala dördüncü ve beşinci nesil jetlerle kıyaslanamaz. Ya drone benzeri bir Kızılelma, F-16, F-35 veya Rafale gibi daha büyük bir motor kullanıyorsa? Bir dronun, karşılaştırmaları dronlar lehine değiştirecek kadar büyük bir motorla donatıldığı andır.
Kızılelma ve Anka-3 sonunda daha büyük güç kaynaklarına sahip olacak ve onları pilotsuz daha hızlı uçabilen ve aynı veya daha fazla faydalı yük kapasitesine sahip altıncı nesil uçaklara dönüştürecek. Yapılacak tek şey, drone boyutunu kademeli olarak büyütmek. Dolayısıyla Türkiye'nin altıncı nesil savaş uçakları üretmesini sağlayabilecek drone üretimi ile paralel bir jet inşa alanına girdiğini söylemek yanlış olmayacaktır.